Yüzleşme

Yine bir yerde duyduğum ve çok beğendiğim birkaç cümle ile başlamak istiyorum bu yazıya; aylar, hatta mevsimler sonra, tekrar merhaba.

"Kendinden emin olmaya alışkın değilsen özgüven kibir gibi gelir. Eğer pasif olmaya alışkınsan hakkını savunmak saldırı gibi gelir. Ve eğer ihtiyaçlarının karşılanmasına alışkın değilsen kendini önceliklendirmek bencillik gibi gelir."

Bu alışkın olmama durumu yani olmaktan kaçtıklarımız hayatımızın teması değil mi? Tıpkı kibir gördüğümüzde zehirlenip özgüvenimizi tamamen rafa kaldırmamız gibi. Mesela sadece kendi istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda yaşam kuranları bencil bulurken, kendimizi başkaları uğruna feda etmez miyiz? Bunları yaparken de hep bir bahanemiz ve çıkış noktamız vardır; "ben öyle bir insan olmayacağım". 

"Öyle" olmadığımız her şeyi tüm benliğimizle reddederken kabul ettiklerimiz bizi nereye götürdü? Hadi yine çoğul değil de kendi adıma konuşayım. Sesine kulağımı tıkadığım her ihtiyacım, ruhumun yardım arayışları, hayatın getirdiği zıt kutuplar bana "yüzleş" dedi. Ben yine de konfor alanından göz ucuyla bakıp çekildim çoğu zaman.

Yüzleşmek de ne büyük bir kelime. Böyle gözümde aynanın karşısına geçmiş, kendi kendine soru sorup yanıt arayan bir insan canlanıyor. Aynanın karşısındaki ustalıkla savurup soruları, etrafında dolanır esas konuya gelmez. Soru soran çaresizce her şeyi anlamlandıracağı bir yanıt bekler. Oysaki ne soru vardır ne de yanıt. Yüzleşme sadece olduğu gibi bakmaktır bence; olana bitene, olmayana bitemeyene, gelene geçene, alıp götürene, gelip gitmeyene. Neyden kaçtım, neyden korktum, neyi görmedim hepsi sorulmadan da orda öylece durur. Zıtlıklar ile var olmaya devam ediyor, kaçmaya çalıştığın zıtlıklar. Zahmetsizce işte karşında. Zahmet sadece oyun kuruyor.

Cümleler kelimeler bazen toparlanmıyor bu yazıdaki gibi. Neden mi?

Sandıklar açıldıkça tozlar yayılır, geçmişin kokusu ağır gelir ya, öyle dağınık kalır, sonra biraz havalanır ve tekrar yerini bulur. Bu yüzden. Tüm gerçekler sayılana kadar herkes sandıklara o zaman. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anksiyete ateşkes planı

Hayatlar ve anlar