Kimin zamanı?

Hayatımızı yönlendiren her şey algıdan ibaret. Çok klasik bir örnek vardır ya; aynı olayı veya aynı maruziyeti iki farklı insan deneyimlediğinde bambaşka tepkiler, bambaşka duygular ortaya çıkıyor. Herkesin yorumu, algılayışı, aksiyonu tamamlanmamış meselesine göre şekilleniyor. Zaman da herkese farklı temas eden bir boyut.
Ben daha çok zamanın durağanlığından muzdaribim. Daha farklı ifade etmek gerekirse, zaman akarken tek bir noktada sabit kalma hissini yaşıyorum. Bir otoyolda duruyorum örneğin (bu metaforlarla çok karşılaşacaksınız, kendimi en iyi böyle ifade ediyorum çünkü) yanımdan otobüsler, kamyonlar, bisikletler, şahsi araçlar yani binlerce araç, binlerce insan geçiyor. Sadece durup izliyorum bu akışı, hatta bazen takip bile edemiyorum. Böyle bir his.

Bunu derinden nasıl fark ettim biliyor musunuz?

Arkadaşlarımın çocuklarının, arkadaşlarımı tanıdığım yaşa geldiklerinde,
Bir süre görüşmediğim arkadaşlarımı sosyal medyadan  "dur bakayım ne yapıyormuş?" diye izlerken görüşmediğimiz o arada evlenip, çocuk yapıp, üzerine bir de boşandıklarında, 
Yine benzer bir konu üzerinden gidiyorum; eşlerini de tanıdığım arkadaşlarımın boşanıp üzerine 2 veya 3. sevgili evrelerine geçtiklerinde, 
Yeni mezun olanların (neye göre kime göre yeni tabii) kariyerlerindeki hızlı yükselişlerinde.

Bütün bunlar benim için odamdan mutfağa kadar gitme süresinde oldu. İddiasina varım, daha geçen gün görüştüm hepsiyle.

İşte o "geçen gün" akan zamandaki kişisel durağanlığım. Benden başka her şey hızla değişiyor, oysaki ben aynı olduğumu zannediyorum. Ya da benim tembel hayvan gibi kolumu kaldırmam için gerekli olan şurada hayatlar çok hızlı değişebiliyor. 

Sahi, belki başka biri için ben de hızlı akan zamana ayak uyduran biriyimdir, neden olmasın? Pek sanmıyorum ama kim bilir.

Belki de böyle hissederken yalnız değilimdir, ne dersiniz...

Yorumlar

  1. Ahhh az önce yazdığım yorum yayımlanamadan gitti google hesabı açmaya çalışırken :) bir daha yazayım toparlamaya çalışıp.
    Böyle düşünürken hiç yalnız değilsin hem de. Aslında biz de akıyoruz zamanla birlikte ama farkına varmıyoruz sanırım, hep somut elle tutulur birşeyler arıyoruz. Bir de tam şunu geçiriyordum aklımdan ki sen de yazının sonunda ifade etmişsin bunu :) “belki başkaları da kendi hayatlarına bakıp durağan hissediyor ama senin zamanla aktığını düşünüyordur.”

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Belizcim, biz biraz benziyoruz birçok konuda olduğu gibi bu konuda da:) Evet, herkesin zamanı farklıdır ve belki biz de başkaları için hızlı akıyoruzdur. Önemli olan keyif almak değil mi? :)

      Sil
  2. Ben zamana sığamayan aynı anda her yerde olmaya çalışıp yürümeyen koşan biriydim, ortaokulda gittiğim ergen terapisti bana bu kadar hızlı yaşarsam yirmili yaşlara yaşayacak şey bırakmayacağımı söylemişti, öyle de oldu. Ama insanların çocukları ve kariyerleri benim de yanımdan geçip gitti, düşünüyorum şu an alternatif bir galakside ikinci çocuğu kreşe götüren bir Melis var mıdır, hiç sanmıyorum. Diyeceğim o ki yollarımız farklı sonuçlarımız aynı mı olmuş anlamadım, bazen nasıl yanlış kararlar beni bu sona getirdi diyorum, bazen de iyi ki böyleyim bundan iyisi olabilse zaten öyle olurdu diyorum. Zaman algısı herkes için bi garip olmasa teomanın şarkıları o kadar tutmazdı bi kere ☺️ zaman konusunda bana gelen his, her şey aslında oldu bitti, yani doğduk yaşadık öldük, yapacak kararları değiştirecek bir şey yok, şimdi sırayla izliyoruz. Hür irade ve kaderle ilgili fikrim bu. Böyle bakınca ölümle daha barışık olmamı beklersin ama öyle de olmuyo. Öyle işte.... Gene yaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Melisim. Biz birbirimizin gençlik hatta çocukluğuna şahit olduk yıllarca. Biliyorum ki Melis de Damon da şu an kendilerinin en iyi versiyonu. Seni seviyorum, her halinle. Her şey olması gerektiği gibi oldu ve bitti. Ancak Kreşe çocuk götüren versiyonun varsa onla tanışmasak da olur :)

      Sil
  3. Yerine koyamadağımız tek şeyin saatteki kum tanesinin bize karşı acımasızlığını dile getirmek. Akıyor geçiyor gidiyor ama geri gelmiyor. Diyor ya şimdi uyansam sobanın üstündeki çayın fokurdamasına baksam ki annem yaptığı börek kokusuna dışarda yağan kar dönmüşüm çocukluğuma odadaki sedirin üstünde meğer ne mutluymuşuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazi anıların güzel olmasının sebebi belirli bir zamanda olması ve bitmesi belki de. O yüzden daha kiymetli oluyor:) insanoğlu sürekli içinde bulunduğu imkanların farkında değil çoğu zaman. Zaman işte, elle tutulmaz gözle görülmez:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anksiyete ateşkes planı

Hayatlar ve anlar

Yüzleşme