35'ten sonra fark edilenler

-

Hayatımın çok büyük bölümünde en temel motivasyonum güçlü olmaktı; buraya çok uzak olduğumu düşünüp hayıflandığım için bu konuda çok hırslanmıştım.

Güçlülük kavramını da, ortamda ağırlığını koyabilmek, otoriter olmak, kimseye ihtiyaç duymadan her şeyi kendi halledebilmek, gerektiği yerde had bildirip, kendini savunabilmek gibi, daha çok “savaş kazanmak” üzerine bir tavır olarak tanımlardım. kendime dönüp baktığımda da bunları layıkıyla yap(a)madığımı düşünüp hep bir hedef olarak erişmek istediğim noktayı buraya sabitlemiştim. olamadıkça da hep güçsüz bir kadın olarak kendimi etiketledim

Yaş aldıkça, 35'ten sonra, hatta kendimi suçlamayı bıraktığımda güçlülüğün tanımını güncelledim. şöyle:

Olanı, geçeni, gideni, geleni olduğu gibi kabul etmek, vazgeçebilmek, otoriter duruştan ziyade şefkatin erdemliğini fark edebilmek, insanları etkilemek uğruna türlü oyunlar yerine, nezaketin ve anlayışın kıymetini anlayacak insanlarla bir arada olmak için enerji harcamak, kendini çoğunlukla haklı çıkarmaya çalışan kişilerin asıl dertlerinin kendileriyle olduğunu hatırlamak, zayıflığı, ihtiyaç duymayı, başarısızlığı doğal ve normal saymak.

Tüm bunların toplum tarafından güç addedilmeyeceğini az çok tahmin ediyorum hatta biliyorum. toplumun önemi de yaşla azalıyor; birkaç benzer düşüncede insan oldukça hayat daha yumuşak akıyor.

Çokça dayatmaların hakim olduğu bu toplumda, kimin güçlü kimin güçsüz olduğu ne kadar önemli? Çok para kazanmak mıdır güç, yoksa mevki mi? Gösterişli olabilmek midir, belki de hepsidir. 

Benim bildiğim tek şey var; güçlü değil mutlu olabilmek istiyorum.

Ya siz? Neyi güçle özdeşleştirip de kendi yarattığınız dünyada tutunmak için bir sebep buldunuz?

Yorumlar

  1. Adsız28 Nisan 2023 11:32

    İnsan kazanmaktır güç ve kazandıkça mutlu olabilmektir.
    Farkındalığımızın bol olması dileğiyle.

    YanıtlaSil
  2. meldamon28 Nisan 2023 11:35

    Çok güzel el bir cümle. Hepimiz için:)

    YanıtlaSil
  3. Adsız28 Nisan 2023 12:05

    Önceki yıllardaki olaylarda savruluyorken, şimdi olayları olur ile karşılamak ve bir o kadar da sakin uğurlayabildigini görmene gülümsemek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. meldamon28 Nisan 2023 12:18

      Kabullenmek... teşekkür ederim bu güzel yorum için

      Sil
  4. Adsız29 Nisan 2023 13:22

    Hayatın anı biriktirmekten ibaret olduğunu kabul etmektir güçlü olmak diye dusunuyorum. Ama emin de değilim her sene degisiyor hala görüşlerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. meldamon29 Nisan 2023 13:39

      Anlar var, katılıyorum. Belki de güçlü olmak değil de değişebilmek vardır anları biriktirirken ve kabul ederken

      Sil
  5. Adsız29 Nisan 2023 13:25

    guclu olmak = kendim olmak.
    kendimi ogrenmek, tanimak, eksigini, fazlasini, iyisini, kötüsünü, yetenegini, beceriksizligi bilmek.
    en guzeli ise;
    neyi sevmediğini,
    neyi istemedigini,
    neden hoslanmadigini,
    kisaca kendi olumsuz seylerini bilmek en guzel erdem.
    bunlara hakim olmak ise en guclu sey.
    o zaman hayat daha kolay sevdigimiz ve istedigimiz seylerle sekilleniyor.

    motosiklette hep soylendigi gibi "nereye bakarsan, oraya gidersin."
    ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. meldamon29 Nisan 2023 13:38

      Ne güzel bir farkindalik :) teşekkür ederim eklemeler için

      Sil
  6. Adsız29 Nisan 2023 23:31

    Bence yaşadığın olaylara nasıl tepki verdiğin güçlü olmak. Travmaların seni nasıl şekillendirdiğini seçebilmek, kendinde yanlış olan şeyleri düzeltebilmek ya da iyiye geliştirebilmek; bazen geliştiremesen de bunun için adım atmak. Fakat bir başka düşüncem de, nasıl hepimizin karakteri farklıysa “güçlü olmak” ya da “güçlü durmak” gibi kavramlara bakış açılarımız da değişiyor. Diğer yorumlara baktığımda da bu çok net. Birisi mesela güçlü olmayı insan biriktirmek olarak değerlendirmiş, ben pek insan biriktiremedim; muhtemelen karşıma doğru insanlar çıkmadı. Çevremde çok yakın olduğum insan sayısı 10u geçmez. Fakat birçok şeyi de başkasına danışmadan kendi başıma yaptığım için bunu “güçlü olmak” olarak gördüm, çocukluğumdan beri. :) Ve senin de uğraştığın şeyleri bildiğim, bazı konularda aynı hassasiyete sahip olduğumuzu ve benzer travmalara da sahip olduğumuzu düşündüğüm için senin de güçlü olduğunu biliyorum. Güç elimizle tuttuğumuz bir şey değil ama bu kadar hassasiyet ve vicdana öyle ya da böyle hala ilerleyebiliyor olmak da bir güç göstergesi. (Eylül)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. meldamon30 Nisan 2023 03:14

      Baştan sona katılıyorum sana Eylülcüm. Yaşadıklarımız da bunu sekillendiriyor belki dönüştürüyor. Bu yolculukta senin gibi benzer insanlara denk gelmek de güzel:) hassasiyet ve vicdan her ne kadar ağırlaşsa da devam etmekten vazgeçmemek ve böyle insanlarin olduğunu bilmek. Hem güç hem hediye :)

      Sil
  7. Adsız7 Temmuz 2023 02:23

    Yazıların birçok insanı yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Sakın yazmayı bırakma!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anksiyete ateşkes planı

-
"Tam evde oturup film izleme havası, battaniyeyi alacaksın üstüne oh" deriz ya bazı havalar için; anksiyetenin de geliyorum dediği bazı havalar var diye düşünüyorum. Onu böyle gelmeden tanırsın, sevimsiz bir huzursuzluk, tatsız bir sıkıntı, ileri geri bir sinirlilik hali. Karlı havaya montsuz yakalanmış gibi anksiyeteye de hazırlıklık yakalanırsan ya üşürsün ya sersemlersin. Bu yüzden olası bir hava değişikliğine karşı cebinde ekipmanları hazır etmen gerekir. Daha önce de bazı yöntemler yazmıştım; az kalınca geliştiriyorum kendimi :). Kendime de hatırlatmak ve sizinle paylaşmak istediğim alet çantana yeni bir şeyler ekliyorum. Demek ki her tornavida her çiviyi sökmüyormuş. Uzaklaşmak Sosyal medya detoksu hepimizin kolayca yapabileceği bir şey değil bunu biliyoruz. Tüm şekeri kahveyi çayı bir anda kes demek gibi bir şeyin, ters psikoloji ile bizi daha çok yemeye teşvik etmesi gibi, bu detoks da sosyal medyaya iyice yapışıp kalmamıza neden oluyor. Aslında çok da zor değil ama d
Devamı

Hayatlar ve anlar

-
Bugün okumayı bitirdiğim bir kitabın konusundan etkilenerek bir şeyler yazmak istedim. Aynı anda, hep hayalini kurduğumuz farklı versiyonlarımızın bulunduğu farklı hayatlar yaşansaydı, sonsuz mutlu olur muyduk?  Mesela, özendiğimiz bir ünlünün, çok varlıklı bir iş insanının, çok mutlu evliliği olan bir kadının/erkeğin, çok başarılı bir sanatçının hayatını kendi yolumuzda deneyimleseydik hayaliniz kuracağımız yine başka şeyler mi üretirdik yoksa mevcut hayatımızdan memnuniyet mi duyardık? İnsan hep sahip olmadığı şeylerin arzusunu duyuyor, sahip olduktan sonra arzu yerini farklı duygulara bırakıyor deneyimlere göre; alışkanlık, minnet, sıkılganlık, huzur, arayış... Hep o bilinmezlik caziptir ya, sanki resmin eksik parçası o bilinmezlikle tamamlanacakmış gibidir, biz de onu mükemmelleştirir ve büyütürüz. Oysaki Termodinamiğin 2. kanunu (yani sıra olarak 3 ama sıfırdan başladığı için 2 deniyor, neyse) olan entropiyi de düşünürsek, mükemmelliğin olmadığı gibi, düzensizliğin artmaya meyilli
Devamı

Yüzleşme

-
Yine bir yerde duyduğum ve çok beğendiğim birkaç cümle ile başlamak istiyorum bu yazıya; aylar, hatta mevsimler sonra, tekrar merhaba. "Kendinden emin olmaya alışkın değilsen özgüven kibir gibi gelir. Eğer pasif olmaya alışkınsan hakkını savunmak saldırı gibi gelir. Ve eğer ihtiyaçlarının karşılanmasına alışkın değilsen kendini önceliklendirmek bencillik gibi gelir." Bu alışkın olmama durumu yani olmaktan kaçtıklarımız hayatımızın teması değil mi? Tıpkı kibir gördüğümüzde zehirlenip özgüvenimizi tamamen rafa kaldırmamız gibi. Mesela sadece kendi istekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda yaşam kuranları bencil bulurken, kendimizi başkaları uğruna feda etmez miyiz? Bunları yaparken de hep bir bahanemiz ve çıkış noktamız vardır; "ben öyle bir insan olmayacağım".  "Öyle" olmadığımız her şeyi tüm benliğimizle reddederken kabul ettiklerimiz bizi nereye götürdü? Hadi yine çoğul değil de kendi adıma konuşayım. Sesine kulağımı tıkadığım her ihtiyacım, ruhumun yardım a
Devamı